1600 Yıllık Mezar Odası'na İhanet

1989 yılında büyükşehir belediyesi tarafından restore edilen hipoje, zaman içinde büyük bir tahribata sahne oldu. Hırsızlar, 1993 yılında duvarı üç kez delerek iç mekânı kaplayan mermer kabartmaları dışarı çıkardılar. Sökülme sırasında kırılan kabartmalar daha sonra mali polis tarafından Gaziosmanpaşa'da ele geçirildi ve İstanbul Arkeoloji Müzeleri'ne teslim edildi. Kabartmalar birleştirildi, kalıpları çıkarılarak kopyaları mezardaki yerlerine yerleştirildi. Yine mezardaki freskolar(duvar resimleri) restore edilerek koruma alt
ına alındı.

Yetkililerin Silivrikapı Hipojesi'ne ilgisizliği 1999 yılında haber konusu olmuştu. Bugün hayatta olmayan Prof. Dr. Ümit Serdaroğlu o dönemde yaptığı açıklamada 'Bu mezar 4. yüzyıldan günümüze kalabilmiş, yapı tipi itibarıyla ender eserlerden biri. Biz kapısını açtığımızda yüzyıllardır içeriye kimse girmemişti. İskeletler, lahitler, kabartmalar, her şey yerli yerindeydi' demiş ve mezarın
korunmasının sorumluluğunun Büyükşehir Belediyesine ait olduğunu söylemiş.

İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdür Yardımcısı Zeynep Kızıltan, Silivkapı Hipojesi'ni koruma sorumluluğunun kanun gereği Büyükşehir Belediyesinde olduğunu ancak kendilerine başvurulduğu takdirde uzman desteği verebileceklerini söylüyor. İÜ Öğretim Üyesi ve Bizans Sanatı uzmanı Doç. Dr. Engin Akyürek, korumanın eseri günyüzüne çıkarmaktan bile önemli olduğunu söylüyor: 'Çünkü gelecek kuşaklar onu anlayıp, sizden daha iyi koruyabilir' diyor.
İstanbul'un göbeğinde bir tarih daha yok oluyor yavaş yavaş.. Bu ilk değil ama her defasında son olsun duasını etmekten sıkıldım artık.. Bir eseri ortaya çıkarmak beraberinde bir sürü sorumluluk getirir. Başta o eseri korumak, anlamak, anlatmak gerekir ki araştırma yapmanın bir anlamı olsun.. Biz tarihi bakımdan bu kadar zengin bir ülkeyken, neden daha fazla önem vermiyoruz sahip olduğumuz kültürel mirasa? Peki biz bu kültürel birikimi neden yeterince tanıtamıyoruz kendi insanımıza bile?
Üç beş başı boş, 1600 yıldan bu yana gelebilmiş tarihi bir mirasın içinde ateş yakarken, bilmeliyiz ki, ateş değildir yanan, kültürümüzdür, zenginliğimizdir..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder