12 Şubat 2007

Priene Gymnasionları



GYMNASİON

Gymnasion, başlangıcı M. Ö. 6. yy’a tarihlenen antik Yunanistan’da halkın soyunarak beden eğitimi yaptığı yerdir. Gymnasionlar, 4. yy’a kadar şehir dışında, koruluklarda ve dere kenarlarında, spor ve askeri talimlerin yapıldığı geniş alanlardı. 4. yy’da okul şekline girmiş ve bu sebeple şehir içine alınarak mimari bir karakter kazanmışlardır.
Her Hellen kentinin kendi gymnasionu vardı. Pausanias (x. 4. 1) ‘ın bildirdiği üzere, gymnasion, agora gibi, polisi tamamlayan ögelerden biriydi. Büyük kentlerde bir palaestranın yanı sıra, iki ya da daha çok gymnasion vardı.
Eski gymnasionlar parka benzer, geniş yerleri kaplardı. Ancak sur içinde, dahası Sikyon ve Elis’tekiler gibi kentin tam ortasında da eski gymnasionlara rastlıyoruz.
İlk gymnasionların biçimleri konusunda bilgimiz azdır. Fougeres, gymnasionun tarihini dört döneme ayırır:
*İlk dönemde bir dramostan, yani bir koşu yolundan ya da bir spor alanından öte bir şey yoktur,
*İkinci dönem Arkaik Çağ’dır.;
*Üçüncüsü 4.yy ile Hellenistik Çağ;
*Dördüncüsü ise, Roma Çağı’dır.
Gymnasionun iyice gelişmiş mimari biçimi oldukça geç tarihlere ilişkindir.


GYMNASİON'UN BÖLÜMLERİ


Palestra: Açık avlu. Egzersiz ve spor faaliyetlerinin yapıldığı yer.
Korykeion : Boksörler için düzenlenmiş, onların kum torbalarıyla çalışma yaptıkları bölüm.
Konisterion : Güreşçilerin antrenman yaptıkları yer.
Eleithesion : Güreşçilerin yağlandıkları bölüm.
Ephebeion : Derslerin veya kültürel eğitimin verildiği yer; sınıf.
Loutron : Duş ve yıkanma yeri.

PRİENE


Priene dik yamaca uygulanmış ızgara planlı şehirlerin en iyi bilinen örneğidir.
İlk Priene şehri Büyük Menderes ağzı yakınlarında, bugün tespiti mümkün olmayan bir yerde idi.
Menderes’in taşması ve birikintiler sürüklemesi sonucunda terk edildiği düşünülüyor.
4.yy’ ın ortalarında Mikale dağının güney yamacına, Menderes ovasına kademe kademe inen dört set üzerine yeniden kurulmuştur.
Doğu- batı yönlü 7 düz, kuzey- güney yönlü 15 dik ve merdivenli sokağı vardı.
Şehrin içinde yalnız agoranın kuzeyinden geçen ana cadde (7.36m) arabaların geçmesine elverişliydi.
Agoranın şehrin her tarafı ile bağlantısı vardı. 72 basamaklı bir merdivenle üst setteki Athena Polias tapınağına çıkılıyor, başka bir sokakla şehrin en yukarısındaki tiyatroya gidiliyor, batıdaki bir sokaktan da şehrin en aşağısındaki gymnasion ile stadiona ulaşılıyordu.
Büyük mimari hacimler değişik düzeylere dağılarak ızgara planının yeknesaklığı hafifletilmiş oluyordu.
Plana agoranın üstündeki Athena Tapınağı hakimdi. Tiyatro ve gymnasion gibi büyük kitleler şehrin en üst ve en alt setine yerleştirilmişti. Şehrin iki gymnasionu vardı. Üst yamaçta konut sahası dışında Demeter Tapınağı vardı.
Şehrin etrafı testerevari , zigzagsı bir surla çevrilmişti. Şehrin gerisinde 381m yüksekliğindeki kayalık tepe, kale olarak, sur içine alınmıştı. Surlar şehrin şekline uymadan stratejik noktaları izliyordu.


Yukarı Gymnasion


Bu gymnasion ilk evresinde batı tarafta, büyük ihtimalle insula sınırını gözetiyor, güneyde ise Athena Caddesi’ne kadar uzanıyordu. Hellenistik Dönem’deki girişi, insulanın doğu kenarının hemen hemen ortasında yer alıyordu.
Yapının merkezi kareye yakın sütunlu bir avlu idi. Avluyu çevreleyen galerilere doğuda bir odalar sırası bağlanmıştı. Avlunun güneydoğu köşesinde duran yarım daire şeklindeki eksedra da Hellenistik Dönem’e ait olmalıdır.
İmparatorluk Dönemi’nde gymnasiona giriş Athena Caddesi'nden sağlanıyordu. Bu giriş yapının güneybatı köşesinde, batıdaki oda sırasının hizasında bulunuyordu.


Odalar ve gymnasionun girişi bouleuterionun batısından başlayan ve bir zamanlar agorayla tiyatro arasında bağlantıyı sağlayan, ancak hamam binası tarafından kesintiye uğramış olan sokağın tam üstüne inşa edilmişti.
Bu dönemde gymnasion imparatorluk kültüne ait bir yer işlevini de görüyordu.



Aşağı Gymnasion


Aşağı Gymnasion şehir merkezinden uzakta, şehrin güney kenarında, surun hemen içerisinde bulunur. Gymnasion kuzey ve batı duvarları itibariyle hemen hemen şehrin ızgara plânına adapte edilmiş olmasıyla şehrin yön sistemi ile uyum içerisindedir. Gymnasionun kuzey tarafı da ana kayadan kazanılmıştır.
Doğu duvarındaki kapıdan içeri girildiğinde kare şeklinde bir peristylin kuzeydoğu köşesine ulaşılır. Peristylin galerileri Dor düzeninde inşa edilmiştir. Güney ve doğuda yalnızca galeriler varken, batıda galeriye ayrıca birkaç oda açılır.

Kuzeydeki galerinin, ince, uzun avlusuna ve gymnasionun kuzeydeki ana mekânlarına ulaşmayı sağlayan bir geçiş yeri olması itibariyle özel bir işlevi vardı.
Bu işlev mimari açıdan, her bir sütun ekseninde diğer sütun eksenine kadar dört yerine üç triglyph-metopun olmasıydı.
Bukranionlarla taşınan girland frizine ait blok taşlar, aşağı gymnasionun duvar saçağına aittir.
Bir yazıta göre, iki kare mekan tarafından sınırlanan orta mekan 'epheboslar eksedrası’ olarak anılmaktaydı. Bu da Vitruvius’un bahsettiği ephebeion olmalıdır.
Ephebeion’un anıtsal ön cephesi, küçük Asia-İon tarzı başlıklı ante payeleri arasında, alt kısımları yivsiz, İon düzeninde iki yüksek sütuna sahipti.
Mekanın iç tarafında, kesme taştan mermer düz duvarlar boyunca oturma basamakları uzanıyordu. 3.35 m yüksekliğindeki duvarlar yukarıda bir kornişle bitiyordu. Kornişin üzerinde 3 metreden yüksek olan yarım sütunlu ve eksiksiz saçaklığıyla bir cephe kaplaması bulunuyordu. Bu parçalar konglomera taşlardan yapılmıştı. Bu kaya cinsi buradaki ana kayayla aynıdır.
Korinth başlıklarının ana şemasına benzer çanak formlu başlıklardan anlaşıldığı üzere, mimari elemanların üzeri, bütün detayların ince ince işlendiği bir stuco ile kaplıydı. Buradaki cephe kaplaması evlerin andronlarında taklit edilen stucoların taştan yapılma anıtsal örneğidir.

Ana yapının batı bitiminde çok iyi korunmuş durumda bir
yıkanma mekanı vardı.
Arka duvarında yer alan lavabolara, üzerindeki sima benzeri oluklu bir kısımda yer alan aslan başlarından devamlı su akmaktaydı.
Su, zemin harcının içine diklemesine yerleştirilmiş küçük taşlardan oluşan su geçirmeyen bir taban üzerinden, odanın güneyinde yere gömülmüş iki su teknesine doğru akıyor, oradan da üç akaç yardımıyla mekanın dışına çıkarılıyordu.
Su tekneleri, güney duvarın iç tarafına yerleştirilmiş sıralara oturanların ayaklarını yıkamaları için kullanılmış olabilir.

Işık avlusunun güneyinde, iki dikmeli küçük bir eksedra, batı galerinin koridoruna açılır. Burada da duvarlar boyunca aynen epheboslar eksedrasındaki gibi oturma sıraları vardı. Bu nedenle burası da bir derslik olmalıdır. Hemen güneyinde merdivenli sokağa açılan, batı galeriye entegre edilmiş, oldukça kötü durumda bir propylon yer alır.
Gymnasionun yapımının M. Ö. 2.yy’ın ikinci yarısı boyunca süren uzunca bir zaman aldığı ortadadır.


Kaynakça


RUMSCHEID, Frank, Priene Rehberi: Küçük Asya’nın Pompeisi, 2000.

BEAN, George E., Eskiçağ'da Ege Bölgesi, 1997.

Hiç yorum yok: